İSTANBUL - Tarih 16 Kasım 2005. Fatih Terim'in başında bulunduğu Türkiye, Dünya Kupası finallerine gitmek için 2-0 kaybettiği maçın rövanşında İsviçre'yle Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynadı. Fatih Terim'in ilk maç sonundaki açıklamalarıyla gerginleşen maçtan önce gelen İsviçre kafilesine yumurtalı saldırıda bulunuldu. Maç, Türkiye'nin 4-2 galibiyetiyle sona erdi ancak bu finallere gitmeye yetmedi. Maçın son dakikalarında Terim'in Türk takımı oyuncularına İsviçreli Vogel' in forma numarası altıyı göstererek tekme atılmasını söylediği iddia edildi. Maçın bitmesiyle sadece Türkiye'nin değil spor tarihinin de utanç sayfalarına girecek sahneler yaşandı. Türk Milli Takımı antrenörlerinden Mehmet Özdilek, rakip futbolculardan Behrami'ye çelme taktı. Konuk ekipten Huggel de bu çelmeye tekmeyle karşılık verdi. Soyunma odasında hatırlamak istemediğimiz olaylar yaşandı. Türkiye bu olaylar sonucunda sınırlarının 500 kilometre dışında seyircisiz 3 maç oynamak zorunda kaldı. Bu maçın ardından yaşananlardan Fatih Terim gerek basın gerek kamuoyu tarafından çok eleştirildi ancak Türkiye Futbol Federasyonu, teknik direktörüne sahip çıktı.
BENZER SENARYO
Tarih 10 Eylül 2008. Yine Dünya Kupası elemesi yine aynı stad. Türkiye-Belçika oynuyor. Karşılaşma 1-1 sona erdi. Maç sonunda yine futbol konuşulmadı. İki takımın teknik direktörleri Terim-Vandereycken kavga etti, birbirlerini suçladı. Maçın önüne geçen olaylar şöyle gelişti: Maç devam ederken Terim'le Vandereycken birbirlerine el hareketi yapmaya başladı. Bir anda Belçika kulübesine doğru yönelen Terim ancak Vandereycken'e 2-3 metre kala durdurulabildi. Rakip hocaya tepkisini gösteren Terim daha sonra maçın 4. hakemi tarafından uyarıldı ve kendisine ayrılan alana dönmesi sağlandı.Maçın kaybolan süresinin oynandığı bölümde, Vandereycken'in, taca çıkan bir top sonrası, oyun başladıktan sonra sahaya ikinci bir top atması Terim'i çılgına çevirdi. Terim, bu durumu protesto etmek için eline aldığı başka bir topu ayağıyla Belçika yedek kulübesine doğru attı. Maçın dördüncü hakemi yaşananları rapor etti. Terim, UEFA Delegesi Norveçli Svein Johannessen'e 25 dakika ifade verdi. Terim'in burada, Vandereycken'in İtalyanca'da çok ağır küfür anlamına gelen bir hareket yaptığını söylediği ve delegenin bunun üzerine kasetleri izledikten sonra raporunu yazdığı öğrenildi. İki teknik adamın da UEFA Disiplin Komitesi'ne sevkedilmesi bekleniyor.
'RAKİBE ÇİÇEK ATACAK HALİMİZ YOK'
Terim, bir soru üzerine, maç sırasında yedek kulübesinde, Belçika Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Rene Vandereycken'in kendisine
yaptığı harekete karşı tepki verdiğini söyledi. Vandereycken'in yaptığı hareketin çok ağır olduğunu ileri süren Terim, şunları anlattı: “Bugüne dek hiçbir meslektaşımla, eğer birşey yapmamışsa muhattap olmadım. Kameraler biraz bizden uzaklaşıp rakiplere bakarsa, kendi çocuğunuzu yerden yere vuracağınıza biraz başkalarına bakarsanız neler yaptığını görürsünüz. İtalyanca olarak ne söylediğini kendisine sorun. Kulübeye yaptığı hareket de İtalyanca'da çok ağır bir şeydir. Kendi sahamızda, kendi evimizde hiç kimseye karışmamışsınız. Ben de cevap vereceğim tabii, rakibe çiçek atacak halimiz yok.
'HEP NATUREL DAVRANIYORUZ'
Hayatımda hiç sahaya top atmadım. Bu söylediğime çok dikkat edin, ben ve oyuncularım naturel davranıyoruz ama karşımızdaki de çok güzel oynuyor. Avrupa Şampiyonası'nın en centilmen takımlarından biriyiz. Aşağı yukarı 20 küsur senedir antrenörüm, böyle bir hareketle hiç karşılaşmadım. Üzgünüm, keşke olmasaydı ama hem küfür edip, hem çizgide durmak. Yani 'ben suçsuzum' diyor. Biz hep bu naturelliğimizden cezayı çekiyoruz. Ben insanım, normal tepkimi veriyorum. Tiyatroyu sanatçılara bırakıyoruz. Biz futbol adamıyız, oynamak istiyoruz. Ben 5. atak oyuncusunu soktum, kaybedersem böyle kaybedeyim.”
VANDEREYCKEN: TERİM’İN HAREKETLERİNE KARŞILIK HAREKET YAPTIM
Belçika Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Rene Vandereycken ise karşılaşmada Fatih Terim ve yedek kulübesinin yaptığı harekete karşılık hareket yaptığını söyledi. Vandereycken, maçta 65-70 dakika Terim’in kendisine ayrılan bölümün dışından oyuncularına direktif verdiğini savunarak, şöyle konuştu: "Benim yaptığım hareket, Fatih Terim ve kulübesindekilerin yaptığına karşılıktı. 65-70 dakika boyunca Terim, kendisine ayrılan bölümün dışında oyuncularına direktif verdi, hatta bir keresinde benim oyuncuma neredeyse dokunuyordu. Saha kenarında topa vurmakla ilgili olarak da o an içimden geldi, o hareketi yaptım. Bunun bir cezası olsaydı hakem verirdi. Deplasman maçlarında rakip takımın hocalarıyla selamlaşmak isterim. Maçtan önce gözlerim Terim’i aradı ama onu bulamadım. Sanıyorum Türkiye’de kendisi herşeyin üzerinde ama bizim üzerimizde değil. Biraz saygı istiyorduk. Ne kendisi, ne de yedek kulübesi bunu bize verdi. Maçtan sonra da tokalaşmak için 2-3 dakika bekledim ama Terim yine orada yoktu."
EL HAREKETİ YAPAN EMRE'YE CEZA YOK
Bu olaylar esasında Terim'in tek vukuatı değil. Milli takımın 2008 Avrupa Şampiyonası elemesi maçlarında grubun en zayıf takımı olan Malta ile berabere kalmasının ardından spor basını, Milli Takım ve Fatih Terim'i eleştirmişti. Bu maçtan 5 gün sonra Macaristan ile
karşılaşan Miilli Takım'da kaptanlık görevini de üstlenen Emre Belözoğlu, attığı golün ardından basın tribününün önünde hakaret içeren bir hareket yapmış, ve bu hareket tepkilere neden olmuştu. Bu çirkin hareket sonucu Emre'ye gerek Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim gerekse Türkiye Futbol Federasyonu tarafından bir ceza verilmemişti.
AVRUPA ŞAMPİYONASI'NDA BASINA ÇATMIŞTI
Türkiye'nin üçüncü olduğu Avrupa Şampiyonası'nda da Çek Cumhuriyeti'ni yenerek çeyrek finale yükselirken yine maç değil Terim'in açıklamaları günedeme oturmuştu. Euro 2008 kampının başından beri medya ile arasında soğuk rüzgarlar esen A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, Çek Cumhuriyeti maçının 3-2 kazanılmasının ardından kameraların karşısına geçmişti. Terim gazetecilere, “Aslında sizinle ilgili Mevlana’dan bir dörtlük hazırlamıştım ama arkadaşlarım beni durdurdular” dedikten sonra basınla asıl hesaplaşmanın İstanbul’da olacağını söylemişti.
GEÇMİŞTEKİ BAZI SABIKALAR
Terim'in geçmişteki vukuatlarında bazıları şöyle:
* 82-83 sezonunun sonlarına doğru oynanan maçta Adana Demirspor, Tekin'in golleriyle Galatasaray karşısında 3-0 öne geçer. Konuk ekibin kaptanı Fatih Terim‚ şampiyonluk yarışına havlu atmanın siniriyle Erol Togay'a kafa atarak rakibini hastanelik eder.
* Galatasaray'ı çalıştırdığı dönemde 1996-97 sezonunda İstanbulspor maçından sonra rakip takımın antrenörü Saffet Susiç’e yönelik olarak “Benim ülkemde, hele bir Sırp bana hiç böyle laf edemez” demişti. Ki Susiç bir Sırp değil bir Boşnak'tı.
* Yine Galatasaray'ı çalıştırdığı dönemde UEFA Kupası yarı final maçında Leeds'le oynanan mücadelede kırmızı kart gören Emre Belözoğlu'nu iterek saha dışına itti.
* Fiorentina'yı çalıştırdığı dönemde, takımının UEFA Kupası mücadelesinde maçı yöneten Türk hakem Orhan Erdemir'le saha içinde tartıştı.
* Milan'ı çalıştırdığı dönemde takımının UEFA Kupası'nda CSKA Sofya'yla eşleştiği seride, Bulgaristan'da oynanan maçta rakip oyuncuyu taç çizgisinin yanında itti.
* 2006 Dünya Kupası baraj eşleşmesi ilk maçından sonra, Türkiye'nin 2-0'lık yenilgiyi eleştiren maçın yorumcusu Hikmet Karaman'ı arayarak 'uyardı'.
OSMAN TANBURACI'YA YAPILANLAR
Terim'in basınla arası hiçbir zaman iyi olmadı. Ancak Hürriyet gazetesinden Yalçın Doğan'ın köşe yazısında Milli Takımlar Teknik
Direktörü'nün ağzının da bozuk olduğunu ortaya çıkardı. Osman Tanburacı'ya (yanda) yapılanlardan sonra yorum yapmaya gerek kalmıyor. Yalçın Doğan'ın yazısı şöyle:
Spor yazarı ve yorumcusu Osman Tamburacı’nın yüzü bembeyaz oluyor. "Sen ne biçim konuşuyorsun" diyerek, yerinden fırlıyor, sinirden eli ayağı bir anda buz kesiyor.
9 Eylül, önceki gün. Saat 17.54. Levent Spor Yazarları Derneği. Bir grup arkadaş sohbet ediyor. Aralarında Osman Tamburacı da var. Tamburacı derneğe gelmeden önce Sky TV’de Türkiye-Belçika milli maçına ilişkin görüşlerini anlatıyor.
Dernekte arkadaş grubu sağdan soldan söz ederken, koyu sohbet sırasında Osman Tamburacı’nın cep telefonu çalıyor.
TELEFONDA KÜFÜR
Tamburacı telefon açıyor, arayan Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim.
Konuşmaya başladığı anda sinirleri gerilen Tamburacı, telefon konuşmasını bir arkadaşına dinletmeye başlıyor.
Terim:
"Yahu Osman, biraz önce Sky TV’de konuşmuşsun, bana söylediler. Ben ne demişim? Gündem değiştiriyormuşum, öyle demişsin. Ulan bu ne biçim konuşma?"
Tamburacı bu üslup karşısında şaşırıyor, nezaket içinde:
"Hocam, beni hep böyle zamanlarda arıyorsun, bir kere de, nasılsın, diye arasana."
Terim’de fren tutmuyor:
"Ulan ben senin bıyığını s...."
Tamburacı yerinde fırlıyor, "Sen ne biçim konuşuyorsun" derken, sinirden zangır zangır titriyor. Milli Takım Teknik Direktörü kendini kaybediyor:
"Ulan ben senin, ananı, avradını s....".
Tamburacı, "Doğru konuş, konuşmasını öğren" diye bağırırken, Fatih Terim galiz küfürlerini sıralamayı sürdürüyor.
Huzurunuzda Milli Takım Teknik Direktörü.
GENERAL PATTON
Bu duruma en az yedi-sekiz kişi tanık. Biri de, zaten dinliyor.
Telefon kapanıyor. Osman Tamburacı derhal avukatını arıyor. Fatih Terim’i mahkemeye vermeye hazırlanıyor. Telefon kayıtlarıyla birlikte.
Bu küfür yağmuru ve ardından mahkeme, iki özel kişi arasındaki konuşma ve devamı değil. Olması mümkün değil. Çünkü, ağız dolusu küfür eden milli takımdan sorumlu teknik direktör.
Milli takımı çalıştıran bir teknik direktör, herhangi bir eleştiri karşısında kendini bu kadar kaybediyorsa, terbiye sınırlarını çoktan aşmışsa, o kişi, hangi başarıyı elde ederse etsin, artık milli takımın başında kalamaz.
örnek var. Daha geçen yıl kendi yönettiği takımda futbolculara küfür eden bir teknik direktöre, bir Ankara takımı yol veriyor.
Tarihte ünlü bir örnek var. İkinci Dünya Savaşı’nın en başarılı komutanlarından General Patton. Sinirli, yerinde duramayan, ağzından ne çıkacağı belli olmayan bir general. Bir askere kızıyor, küfürle karışık, onu tokatlıyor. General Patton’ın kariyeri sona eriyor.
MESLEĞE HAKARET
Merak ediyorum.
Spor basını ve basın kuruluşları bu olay karşısında nasıl tavır alacak? Olayı görmezden gelip unutacak mı, yoksa mesleğe hakaret kabul ederek, Terim’in yakasını bırakmayacak mı?
Ya Futbol Federasyonu?
Bir sinir anıdır, diyerek geçiştirecek mi, yoksa ahlakın spordaki vazgeçilmez kuralını işletip, Terim’e teşekkür edecek mi?
O DA ÖFKELİ
Terim’e bakıyorum, üslup, tavır, çalım, o birisine çok benziyor. Başbakanı’ndan aldığı ilhamla, eleştiriye öfkeyle karşılık veriyor, gazetecilere ders vermeye pek hevesli.
Daha önceki gün, gazetecilere yine "Çarşamba-cumartesi arası nasıl davranacağınızı hálá öğrenemediniz" diye fırça atıyor. Yazık ki, onlar da, cevap veremiyor. Terim meydanı boş buluyor. Oysa, haddini öğrenmesi gerek.
Bu yazı dün öğleden sonra yazılıyor, Belçika maçından önce. Belçika’yı istersen 10-0 yen, istersen dünya kupasına katıl, ne fark eder?
Aristo’nun Büyük İskender’e sözü bu durumlarda geçerli: Zafer veya hiç!!